“Haffaflar çarşısındaki leyleklerin bir-iki tanesini buraya aldım. Ben de artık bu ihtiyar kuşlardan farklı mıyım? Bu köşe onlar ve benim için bir gurebahanedir. Son günlerimizi burada birlikte yaşayıp bitireceğiz. Onun için binaya, ‘gurebahane-i laklakan’ ismini verdim.” Ahmet Haşim’in çeşitli dergi ve gazetelerde yayımlanan denemelerinden seçilerek hazırlanan Gurebahane-i Laklakan (1928), Türk edebiyatında türün en zarif örneklerinden biri sayılır. Doğaya, zamana ve insana bakan benzersiz bir gözün, eşsiz bir dil musikisinin takip edildiği bu eser; Batı’ya yönelen yeni yaşam biçimleriyle geleneksel Osmanlı alışkanlıklarının çatıştığı bir dönemin zihniyet haritası olarak değerlendirilir. Modadan edebiyata, mimariden sinemaya, yeni sanat anlayışından kadın-erkek rollerine kadar birbirinden farklı birçok konunun ele alındığı bu denemelerde, şairin ölçülü ve yer yer ironik üslubu öne çıkar. Şiirde olduğu kadar nesirde de kendine has bir estetik duyarlık yaratan Ahmet Haşim, bir yandan melankoliyi incelikle işlerken, öte yandan okuru sessiz bir seyir hâline davet eder. Gözlemle düşünceyi, estetikle zekâyı buluşturan bu modern klasik; Türk nesrinde zarafetin ve biçim bilincinin en kalıcı örneklerinden biri.
Tanıtım Metni