Kabulün Sessiz Yolu Umutsuzluk paylaşılınca daha da derinleştigi gördüm. Hayatımda çok kez saklanmanın iyi geleceğini sandım. Kaçış mıydı bu, yoksa sadece bir soluk almak mıydı? İçimdeki karmaşayı susturmak, ona dışarıdan bakmak istemişimdir sadece. Sonra anladım ki susturduklarım kaybolmaz; içimizde kök salar, sessizce büyürmüş. İçimde gizlediklerim bazen yol gösterirken, beklenmedik kapılar açar olmuştu. Sanki beni anlamaya çağırıyor, geçmişimi kabule davet ediyormuşcasına.Bazen de kim olduğumu unutturmayacak kadar derine çekiyor, beni benden uzaklaştırırken. Psikopatça bir teslimiyetle, kendimi bir maskenin ardına saklarken kendimi, zamanla o maskeye dönüşmüş buluyordum kendimi. Gizlenmek bazen bir sığınak gibi geliyor, bazen de bir kapan. Kendimi korumak için kurduğum duvarlar zamanla üzerime yıkılırken, farkına bile varmadan özgürlüğümü sınırlandırmışım meğer. Belki de üçüncü bir yol vardı, diye düşünürken buldum kendimi… Adına “KABUL” denildiğini öğrendim. Kabul, ne saklanmayı ne de inkârı gerektirir. Olanı olduğu gibi görmektir. Kendime karşı dürüst olmadan, içimdeki çatışmalardan kaçarak, içinde kaybolup onlarla birlikte yürümekti. Öfkemi bastırınca esiri olmadan… Ne umutsuzluğu saklayabilmek ne de umuda körü körüne tutunmak… Kabul, kendimize döndüğümüzü sandığımız yerde değil, gerçekten kendimizi gördüğümüz yerdeydi.... Kabul, kendimize döndüğümüzü sandığımız, kendimizi gerçekten gördüğümüz yerlerde. Belki de gerçek ve benim olan özgürlük burda başlayandı!
Tanıtım Metni