Bir ülkenin güvenliği sadece askerî harcamalarla mı sağlanır? Devlet davranışlarını, ittifak ilişkilerini ve güvenlik stratejilerini iç tehditler mi dış tehditler mi belirler? Bölgesel güçlerin iç tehditleri mi daha önemlidir, dış tehditleri mi? Peki ya tehdit algıları, mezhepsel fay hatları, kraliyet içi dengeler ve küresel müttefikler güvenlik stratejisini belirlemede ne kadar etkilidir?
Suudi Arabistan, 21. yüzyıla girerken güvenliğini nasıl tanımladı? Ve bu nasıl tanımladı ve bu tanım yirmi yıl içinde nasıl dönüştü?
Suudi Arabistan'ın Güvenlik Stratejisi (2000–2020), Körfez bölgesinin en etkili aktörlerinden biri olan Suudi Arabistan'ın iki farklı on yılda nasıl bir güvenlik mimarisi inşa ettiğini analiz ediyor. 2000–2010 yılları arasında Suudi Arabistan, güvenlik stratejisini iç ve dış tehditleri eş zamanlı dengelemeye dayalı bir “çift dengeleme” (omnibalancing) yaklaşımıyla şekillendirdi. 2010–2020 yıllarında ise Arap Baharı'nın yol açtığı siyasal dalgalanma, İran'la derinleşen rekabet, Yemen Savaşı ve ABD ile gelişen stratejik ittifak ilişkileri; Suudi güvenlik doktrininde köklü bir revizyona yol açtı. Bu süreçte “Vizyon 2030” çerçevesinde iç reformlarla eş zamanlı yürütülen dış politika açılımları, güvenlik stratejisini dönüştürdü.
Bu kitap; Suudi devlet aklının güvenlik tahayyülünü kavramak isteyenlere teorik çerçeve, tarihsel zemin ve analitik bir bakış sunuyor. Ayrıca bir krallığın sadece saraylardan değil tehdit analizlerinden ve stratejik doktrinler ile de yönetildiğini görmek isteyenler ve yeni bir ittifak ilişkisi modeliyle tanışmak isteyenler için de bir davet niteliğinde...