Şu iki suretin hâricinde ise aşk pervaza meyyal kanatlarla müzeyyen, hun-rîz pençelerle mücehhezdir, yeisten başka bir şey bırakmaz. Aşk, çiçeklerle memlû zevrakçe-i hayâl üzerinde, âşık ve âşıkların ilerledikleri bir sahil-i ümit-perver gibidir. Karşıdan korular, defineler, güller, yaseminler ile müzeyyen sîmîn çayları nazarlara arz-ı letafet eder; lakin takarrüp edince o sahil-i muzlim, vahşî, perişan hâl görülür; harap olmuş, yenmiş kayalar, taşları arasından kurbağalar, yılanlar, çıyanlar sürüklenen müteaffin bataklıklar fark edilir. Lakin âşıklar, âşıkalar bunda da aldanıyor. Zira çıkmak üzere bulundukları o tenha, sâkit sahilde hatta o müteaffin bataklıklar bile yoktur.” -Bir Muhâvere [Theodore de Banville] Halid Ziya Uşaklıgil’in Nâkil adlı bu seçkisi, aşkı ve evliliği insanın iç dünyasındaki “ontolojik bir boşluk” içinde yitip giden varoluş hâlleri olarak resmeden hikâyelerden oluşur. Kitabında bir araya getirdiği metinler, hem bireysel seçim zevkini hem de dönemin estetik ve düşünsel atmosferini yansıtır. Uşaklıgil’in seçtiği hikâyeler, realizmin biçim ve duyuş tarzını benimseyen bir anlayışla; aşkı, insanın iç dünyasındaki buhranları, varoluşsal hiçliğini yansıtan bir eksende şekillenir.
Tanıtım Metni