Matisse Öyküleri, içinde 20. yüzyılın önde gelen ressamlarından Henri Matisse’in bizzat yer almadığı ama eserleriyle çok önceden şekillendirdiği üç öyküden oluşuyor. Çağdaş İngiliz edebiyatının en büyük isimlerinden A. S. Byatt, bu öykülerde sanatla gündelik hayatın kesiştiği anları yakalıyor: Bir berber, dükkânının duvarındaki Matisse reprodüksiyonuna baktıkça eşiyle ilgili düşünceleri yeniden şekilleniyor. Matisse’in renk coşkusunun peşinden koşan bir ressam, aynı duygunun izlerini bir hizmetçide buluyor. Sanat tarihçisi bir öğrenci ile tez danışmanı arasındaki akademik diyalog, sözcüklerin yanında çizgilerle şekilleniyor. Byatt’ın, sanatın yalnızca estetik değil, kişisel bir mesele de olduğunu hatırlattığı Matisse Öyküleri, duvarlardaki resimlerle insanların iç dünyası arasında kurulan bağların kitabı. Bir gece coşkuyla ona Matisse’i anlatmıştı, Luxe, calme et volupté’nin katıksız duyulara seslenen yönünün nasıl olmayacak bir biçimde eşyanın doğasını anlatan dinsel bir deneyim olabileceğine değinmişti. Yumuşaklık denemez buna, demişti Debbie’ye, erk bu, dingin erk.
Tanıtım Metni