Demokratikleşme süreci açısından kritik önem taşıyan hükûmet darbelerine karşılık gelen hükûmete karşı suç, hükûmeti ortadan kaldırmak veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemek amacıyla cebir kullanılmasını yaptırıma tabi tutmaktadır. Elinizdeki kitapta, günümüzde kabul gören Anayasal düzen ve siyasi iktidar kavramları etrafında, çoğulcu ve katılımcı demokrasiye hizmet eden muhalif eylemlerin sınırları belirlenmekte, suç teşkil eden eylemlerin çerçevesi çizilmekte ve akabinde teknik bir suç incelemesi sunulmaktadır.
2017 yılında Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi'ne geçilmesiyle hükûmete karşı suçun konusu değişmiştir. Mevcut durumda Cumhurbaşkanının görevinden ayrılmaya ya da siyasi ve idari fonksiyonlarını yerine getirmeye veya getirmemeye yönelik olarak zorlanması halinde hükûmete karşı suç söz konusu olmaktadır. Kitapta bu suçun Cumhurbaşkanını konu edinen ve cebir içeren diğer suç tipleriyle ve diğer Anayasal düzene karşı suçlarla benzerlik farklılıkları ortaya konulmuştur. Ayrıca mülga Kanun dönemindeki tartışmalar da göz önünde bulundurulmak suretiyle cebrin kapsamı belirlenmiştir.
Hükûmete karşı suç, teşebbüs suçu olarak düzenlendiği için, suç tipinde düzenlenen amaçları gerçekleştirmeye elverişli bir fiille işlenmelidir. Nitekim bu suç günümüze kadar, ordunun sahip olduğu araçlarla işlenmiş ve TSK İç Hizmet Kanunu'nda yer alan düzenlemelere ve direnme hakkına dayanılarak meşrulaştırılmaya çalışılmıştır. Söz konusu düzenlemelerin ve direnme hakkının bu suç bakımından hukuka uygunluk sebebi olarak görülmeleri mümkün olmadığı gibi ordu mensuplarının darbenin önlenmesi konusunda garantörlük yükümlülükleri bulunmaktadır.
Çalışmada suç tipi, somut vakıalar çerçevesinde incelenmiştir. Hükûmete karşı suçun failleri için kamuoyu oluşturmak suretiyle kendi eylemlerinin ve yeni kurulacak iktidarın meşruiyetini sağlamak son derece önemlidir. Basın ve kamu kurumları gibi aygıtların darbe planı çerçevesinde işledikleri suç teşkil eden fiillerin, araç suç olarak değerlendirilecekleri tespit edilmiştir.