Dünyanın genelinde olduğu gibi, Türkiye'de de ortalama doğum oranı azalırken, ömür süresi uzamaktadır. Ancak ömür süresinin uzaması, ileri yaşlarına varan kişilerin yaşamını bağımsız olarak sürdürme olanağını azaltıp, sürekli olarak bakıma muhtaç hale gelme ihtimalinin artmasına yol açmaktadır. Oysa muhtaç kişilerin aile üyeleri tarafından bakılmasını sağlayan geleneksel aile yapısı da görünür bir şekilde değişmektedir.
Netice olarak, bireysel veya aile içindeki bir sorun gibi görünen uzun süreli bakım ihtiyacı, ülkemiz için de toplumsal bir sorun haline gelmiştir. Nitekim 12. Kalkınma Planı'nın temel amaç ve politikalarından birisinin de "sigortacılık sektörünün gelişiminin desteklenmesi ile ileri yaşlarda bakım hizmetlerinin karşılanmasına yönelik, tamamlayıcı uzun süreli bakım sigortasının ihdası" olduğu ifade edilmiştir. Nitekim, uzun süreli bakım riskini temin eden özel sigortaların varlığı, aslen kamu kaynaklarıyla finanse edilen sosyal nitelikli sigortaların toplum üzerinde yaratacağı yükün hafiflemesine de yardım edecektir.
Halbuki, Türkiye'de ne nüfusun genelini içine alan sosyal nitelikli bir sigorta sistemi ne bireysel olarak bu riski temin edebilecek özel sigorta sözleşmelerinin yapılmasını sağlayacak yasal ve idari bir alt yapı oluşturulmuştur. Oysa uzun süreli bakıma muhtaç kalma riski, gerçekleştiğinde kişileri ciddi bir mali yük altında bırakabilecek bir risktir.
Bu kapsamda, çalışmada özel uzun süreli bakım sigortası sözleşmesinin hukuki açıdan arz ettiği özellikler, ABD'deki uygulama ve yasal düzenlemeler üzerinden, Türk sigorta hukukunun kural ve ilkeleriyle karşılaştırmalı olarak aktarılmaya çalışılmıştır.