Sustuğumuz yerden başlar bazen en derin yaralar. Söyleyemediklerimizle çatlar içten içe hikâyemiz. Kimi zaman bir evin salonunda, kimi zaman bir vitrinin ardında, renklendirilmiş eski bir fotoğraf gibi durur hayat: Solgun ama sahici. Hepimiz Sustuğumuz Yerden Yaralıyız, İstanbul’un bir apartman dairesinde, geçmişin suskun gölgeleriyle bugünün çırpınan sesleri arasında sıkışmış bir hayatı sahneye taşıyor. Alzheimer'la hafızası silinen Zeynep, yıllardır eve değil işe sığınan Ümit ve sesi radyolarda yankılanırken kendi hayatında sessiz kalan Şebnem... Her biri ayrı bir mevsimde, ayrı bir yarımlıkta, ayrı bir içsel göçte. Aile içi beklentiler, toplumun sessiz baskısı ve görünmeyen kuralların arasında, tamamlanamamış hayatların dokunaklı hikâyesi. Yarım bırakılmış cümleler, yutulmuş haykırışlar ve bir türlü geçmeyen kırgınlıklar... Bu oyun, hep doğrusunu yapmaya çalışırken yanlış anlaşılanların, görünmemek için görünür olanların, susarak konuşanların hikâyesi. Belki senin, belki tanıdığın birinin... Belki hepimizin. Evler sessizse içinde konuşulmamış hayatlar vardır. Bu hikâye, işte tam orada başlıyor. Annemin anlamadığını başka hangi kadın anlar ki!
Tanıtım Metni