Didier Eribon ve kardeşleri, gerek fiziksel gerek zihinsel bağımsızlığını yavaş yavaş kaybeden annelerini bir bakımevine yerleştirirler. Ancak bunu istemeyen yaşlı kadın için bakımevine girişin şoku çok şiddetli olur ve birkaç hafta içinde hayatını kaybeder... Didier Eribon, babasının ölümünden sonra Reims’e Dönüş başlıklı kitabında başladığı kişisel ve kuramsal araştırmalarına annesinin ölümünü takiben devam ediyor. Halktan Bir Kadının Yaşamı, Yaşlılığı ve Ölümü’nde annesinin yaşadıklarından hareketle yaşlılık ve hastalık, yaşlılarla ve ölümle olan ilişkimiz ve yaşlanma deneyimini ele alıyor. Bakıma muhtaç kişilerin bakım koşullarını sorguluyor. Yaşlanma deneyimini düşünmenin bizim için zor olmasının nedeninin, bunun Batı felsefesinde uç bir deneyim olması ve felsefenin tüm kavramlarının yaşlılığın dışlanmasına dayanması olduğunu gösteriyor. Eribon, annesinin hayatını, özellikle temizlikçi, işçi ve emekli olduğu dönemleri, grevlere katılımından takıntılı ırkçılığına kadar tüm karmaşıklığıyla ele alırken, aynı zamanda yaşlılık halini siyasal bağlamı içinde sorguluyor: Hareket kabiliyetini ve konuşma yeteneğini yitirmiş, dolayısıyla “biz” diyemeyen insanlar nasıl harekete geçebilir? Kimse seslerini duyurmak için onlar adına konuşmazsa, yaşlılar konuşabilirler mi?
Tanıtım Metni