Müzikal eserlerin herhangi bir anlamının olup olmadığı sorusu felsefe tarihinde kendine yer bulmuş bir sorudur. İlk bakışta epistemolojik gibi görünen bu sorunun, ontolojik bir ayağı da vardır. Çünkü öncelikli olarak müzik varlığının ne olduğunun çözümlenmesi gerekir. Bir sanat türü olarak müzik, felsefenin bir alt disiplini olan estetik alanının çalışma konusudur. Her estetik olay bir obje-süje bağlılığına dayandığından ve monizme düşmemek adına müzik üzerine yapılan araştırmaların ne obje merkezli ne de süje merkezli olmaması tercih edilebilir. Estetik tarihinde müzik söz konusu olduğunda, öncelikli olarak süjenin araştırılmasına ağırlık verilse de bu çalışma kasıtlı bir biçimde araştırmasına estetik objenin kendisinden başlayarak, integral bir iddia geliştirmeyi hedeflemektedir. Bu iddia kapsamında kendisine başvurulan filozoflar birer amaç değildir. Elinizdeki kitapta merkezi konumda olmayan bu filozoflara iddianın kurulmasında fayda sağlayacakları için başvurulmuştur. Geliştirilmesi hedeflenen integral iddia, bir estetik obje olarak müzikal eserlerin diyalektik bir ilişki içinde hem objektif hem de subjektif boyutlarının olduğunu savunmaktadır. Devamıyla müzikal eserlerin ilgi kurduğu estetik süjelerin kendi içlerinde objektif temellerden yükselen subjektif bir yapıya, diyalektik bir boyuta sahip oldukları gösterilmeye çalışılacaktır. Estetik süje ile estetik objenin parçaları olarak oluşturduğu bütünün, canlı bir yapıda olduğundan hareketle, söz konusu canlı yapıyı estetik obje ile etkileşime giren süjelerin zaman ve mekân kategorilerinin dönüşümü üzerinde tecrübe edebilecekleri savunulacaktır.
Tanıtım Metni