Dersim’in rüzgârla konuşan dağlarında, mahçup bir oğulun adımlarıyla başlayan yolculuk, zamanla bir halkın vicdanına, bir dağın sessizliğine ve bir inancın derinliğine dönüştü. Şah Haydar, adıyla değil duruşuyla, sesiyle değil susuşuyla anıldı. Ve bir gün, üç adımda kaybolup, halkın gönlünde “Düzgün Baba” olarak doğdu. Düzgün Baba, Bir su gibi akar kalbe, Bir dağ gibi durur zulme. Bir dua gibi yükselir göğe Ve hiçbir kervan geçemez onun geçmediği gönül dağını. Doğruluğun, tevazunun ve doğayla kurulan kutsal bağın içsel bir haritasını sunuyor. Düzgün Baba’nın izinde yürümek, kendine doğru sessiz bir yürüyüştür, bir yolu, bir ahlâkı ve bir huzuru fısıldar. Bu kitap; susarak öğreten, görünmeden yol gösteren, gönülden gönüle akan bir irfanın izini sürenlere sesleniyor.Bir dağ kadar suskun, bir dua kadar içli bir çağrıdır Düzgün. Kalbiyle duymaya cesaret eden herkes için... “Dünya döner, rüzgâr eser, gönül sabitse her şey yerini bulur.”
Tanıtım Metni