İnsan, doğanın bir parçası mı yoksa ona hükmeden bir varlık mı? Mark D. Usher, antik düşünceyle çağdaş ekoloji arasında kurduğu köprüyle bu soruyu sarsıcı biçimde yeniden soruyor. Doğanın İzinden Gitmek, insan-doğa ilişkisini yalnızca bilimsel değil, felsefi, ahlaki ve şiirsel bir perspektiften ele alıyor. Homeros’tan Lucretius’a, Aristoteles’ten Thoreau’ya uzanan geniş bir düşünsel arka planla yazılmış bu kitap, doğayla uyum içinde yaşamanın unutulmuş yollarını gün yüzüne çıkarıyor. Usher, modern yaşamın krizlerine karşı, doğanın kendisini rehber almamızı ve doğayı gözlemlemeyi, ona uyum sağlamayı, sınırlarımızı bilmeyi öneriyor. Doğanın İzinden Gitmek, hem bir uyanış çağrısı hem de bir yeniden hatırlama metni. Doğayı sömürülecek bir kaynak olarak değil, birlikte yaşanacak bir ortak olarak görmeye davet ediyor. İnsan merkezli düşünüşün sınırlarını zorlayarak, bize gerçek anlamda insan olmanın, doğayla birlikte düşünmeyi öğrenmekle mümkün olduğunu hatırlatıyor. Doğanın bilgeliğine kulak vermek, yalnızca ekolojik bir zorunluluk değil, aynı zamanda modern insanın kaybettiği yolunu bulma fırsatıdır: Kendimizi anlamanın yolu, doğayı yeniden anlamaktan geçer.
Tanıtım Metni