BAĞDAŞMA, ANADOLU’NUN DÜNYAYA SUNDUĞU EN DERİN KÜLTÜREL TECRÜBEDİR. Anadolu toprakları kültürlerin geçiş yeri değil, bir bağdaşma zeminidir. Yüzeyde birbirinden farklı gibi görünen inançlar, diller ve gelenekler, burada birbirini yok etmeden bir aradalık kurmuştur. Bu birliktelik ne bir sentez ne de kaynaşmadır; her biri kendi kimliğini korurken, ötekini duymayı ve birlikte var olmayı öğrenmiştir. Aşure tam da bu kültürel yapının simgesidir. Farklı tatlar, renkler ve dokular bir araya gelir; her biri kendi karakterini korur ama hepsi ortak bir lezzette buluşur. Bu, Anadolu’nun kadim bilgelik anlayışında saklı olan hakiki diyaloğun ifadesidir. Modern dünyanın uygarlık anlayışı yok ederek ilerlemeyi ve geçmişi silmeyi esas alırken, Anadolu bağdaşma, çok kültürlülük ve onların birbirleri ile hakiki ilişkileri üzerine kurulmuştur. Bugün belki de en çok ihtiyacımız olan şey budur: Yok ederek değil, yaşatarak birlikte var olabilmek. Metin Bobaroğlu ve Ayşe Acar, Alevi-Bektaşi deyişleri rehberliğinde kadim bilgeliğin kavşak noktası Anadolu üzerine yaptığı sohbetlerle, üzeri küllerle örtülmüş o derin söylemin altındaki kor ateşi yeniden uyandırıyor.
Tanıtım Metni