“O anda tek düşündüğüm şey bir rüya, daha doğrusu bir kâbus görüyor olmaktı… Umut mumum bir anda sönmüş ama içimdeki ateş topu yeniden harlanmıştı. İnsanın kederinden kurtulmak için ölmeye razı olması böyle bir şeydi demek ki… Toparlanmam ne kadar sürdü bilmiyorum ama kendime geldiğimde Alya yanıma oturmuş, dokunmama yeminini bozmuş gibi omuzlarımdan tutmuş beni sarsıyordu.” Hepimizin hayatında bir an vardır… İz bırakır, sarsar, unutturmaz. Neden dokunduğunu bilemediğimiz bir bakış, neden unutamadığımızı anlayamadığımız bir karşılaşma… bir iz gibi kalır içimizde. Belki bir gün, belki bir bakış, belki bir kelime… Ve hayat o andan sonra aynı şekilde devam etmez. SUNİTA, bir kelebek etkisiyle başlayan içsel bir uyanışın hikâyesi. Sadece aşkı değil, kaybolmuş benliği, özlemi, soruları ve geçmişin içimize bıraktığı boşlukları da anlatıyor. Bu kitapta her sayfa bir çağrı: Görmediğine dikkat kesilen gözlere… Kalbini bastırmaktan yorulanlara… Ve aslında aradığı şeyin hep içinde olduğunu bir gün anlayacak olanlara. Bazen bir yabancı, bizi kendimize yaklaştırır. Bazen geç gelen bir farkındalık, içimizde saklı bir duayı duyurur. Ve bazen gerçek aşk, bildiğimiz isimlere değil, yeniden tanıdığımız duygulara bağlıdır. Handan Ünlü Haktanır’dan; aşkı, kaybı ve içsel dönüşümü buluşturan, yavaş ama derinden akan büyüleyici bir eser. Bazı kitaplar biter, bazıları sizde kalır. SUNİTA, kalbinizin içine yerleşmeye geliyor… Zeynep Çokran
Tanıtım Metni