14. yüzyılda, Kara Veba Avrupa’yı ölüm sessizliğine boğarken umut yalnızca bir efsanede gizlidir: İbn Sînâ’nın kimsenin görmediği, gün yüzüne çıkmamış son kitabında. Genç Ahmet, hocası Davud-i Kayserî’den aldığı emanetiyle yola çıkar. Elinde İbn Arabî’nin sırlı satırları, kalbinde insanlığı kurtaracak tek ihtimalin umudu vardır. Yanında Osmanlı gizli teşkilatının üyesi olan babası Selman Bey ve keskin zekâsıyla her ayrıntıyı sorgulayan Tımarcı Emin vardır. Bu yolculukta sadakat, akıl ve cesaret bir aradadır. İznik’in medreselerinden, Konstantiniyye’nin dehlizlerine ve Ayasofya’nın gizli sırlarına; oradan Roma’nın taş avlularına uzanan bu yolculukta, karşısına çıkan yalnızca veba değildir: cadı avları, kedilerin ateşe atıldığı meydanlar, kendine acı çektiren topluluklar, korkunun yönettiği kalabalıklar ve gölgelerde pusuda bekleyen hainler… Her şifre, her durak, her dost ve düşman; hak ile batıl arasındaki kadim mücadelenin bir parçasıdır. Ve belki de insanlığın kaderi, kayıp bir kitabın sayfalarında gizlidir.
Tanıtım Metni