Bilinçaltı, hipnoz, ego, sembolizm, rüyaların yorumlanması, bastırma, bastırılan cinselliğin ve dürtülerin yarattığı sorunlar, öz benlik, id, süperego, serbest çağrışım, bilinçaltının temizlenmesi ve Freud’a atfedilen bunlara benzer daha nice kavramın hepsi aslında Freud’dan önce zaten kullanılmaktaydı. Freud, psikanaliz adını verdiği çalışmalarında derinleştikçe bunların hepsini bir kenara itmek zorunda kalmıştır çünkü bunların varlığına yönelik hiçbir somut bulguya ulaşamamıştır. Peki, Freud’un psikanaliz adını verdiği buluşu bunlarla ilgili değilse neyle ilgiliydi? Bu kitapta bu sorunun yanıtını vermeye çalıştım. Bu yanıtı Lacan’ın “Freud’a geri dönüş” adını verdiği çalışmasının yardımı olmadan oluşturmam olanaksız olurdu. Bu bağlamda bu kitap Lacan’ın Freud’un kuramına alternatif ve farklı bir psikanaliz kuramı oluşturduğu iddiasının çok yanlış olduğunu, ayrı bir Lacancı ya da Lacanyen bir psikanaliz biçiminin olmadığını, Lacancı psikanalizin, Freudcu psikanalizin gerçek anlamına geri dönmek olduğunu vurgulamak olanağını da veriyor. Freud’un psikanaliz kuramının gerçek anlamını anladığımızda, Lacan’ın yazdıklarının Freud’un unutulan kuramının sabırla gün yüzüne çıkartılması için yapılan ayrıntılı bir çalışma olmaktan başka bir şey olmadığını şaşırarak görüyoruz.
Tanıtım Metni