Edinilmiş Mallara Katılma Rejiminin eşler arasında yasal mal rejimi olarak uygulanmaya başlamasının üzerinden geçen 19 yılda boşanmalarla beraber mal rejimi uyuşmazlıkları da artış göstermiştir. Kanun Koyucunun bilinçli bir tercihi olan yasal mal rejimi bazı olaylarda haklı olarak sorgulanabilirse de ev kadınlarına sağladığı haklı koruyuculuk göz ardı edilemez. 21 yüzyılda kadına karşı şiddetin ne yazık ki hala gündemin üst sıralarında olduğu toplumumuzda kanımızca asıl sorun insanlığın kazanımı olan Hakka saygının içselleştirilememiş olmasıdır.
Bu çalışmada uygulamada karşımıza çıkan, doktrinde ileri sürülen ve derslerde tartışılan bazı hususlara -tüm konuların tüketilemeyeceği bilinciyle- yer vererek muhtemel sorulara cevap aramaya çalıştık: Edinilmiş mal kişisel mal ayrımı, ziynet eşyalarının aidiyet konusunda Yargıtay içtihat değişikliği; tesadüfen define bulanlara yapılan ödemelerin kişisel mal sayılması; protez ve suni eklemlerin denkleştirme alacağı olmadan kişisel mal sayılması; miras hükümleri ile yasal mal rejiminin birbirlerine etkilemelerine rağmen ayrı ayrı uygulanmalarının mümkün olması; yasal mal rejiminin ölümle sona erdiği hallerde münhasıran miras hükümlerinin uygulanmasını sağlayan yeni yasal düzenlemenin tercih edilmesinin yerindeliği; kişisel mal olan şirketin tasfiyede nasıl değerlendirilmesi gerektiği; bir mal grubuna ait borcun iki döneme yayılmasında (mal rejimi ve sonrası) oranlı olarak artık değer hesabının pasifinde yer alması; tasfiyenin sona ermesinden itibaren alacaklar için ödenecek faizin bozmaya uyularak verilen ikinci karardan değil ilk karardan başlamasına ilişkin Yargıtay içtihatları, zina sebebiyle boşanmalarda diğer eşin katılma alacağının arttırılması düşüncesi gibi hususlar bunlara örnektir.