Gerçekle yalan arasındaki çizgi hiç bu kadar bulanık olmamıştı. Her gün sayısız bilgiye maruz kalıyor, ama hangisine güveneceğimizi artık bilemiyoruz. Komplo teorileri, sahte haberler ve ustaca kurgulanmış manipülasyonlar… Hepsi zihnimizi hedef alıyor. Cambridge Üniversitesi sosyal psikoloji profesörü Sander van der Linden, Dezenformasyona Karşı Bağışıklık’ta bu çağın görünmez salgınını, yani yanlış bilginin bulaşıcılığını inceliyor. Neden bazı yalanlar bu kadar inandırıcı? Neden zeki insanlar bile aldanabiliyor? Ve en önemlisi – kendimizi bundan nasıl koruyabiliriz? Van der Linden, sosyal psikolojinin en yeni bulgularını kullanarak “psikolojik bağışıklık” adını verdiği bir yöntem öneriyor. Tıpkı bir virüse karşı aşı geliştirmek gibi, zihinlerimizi de küçük dozda dezenformasyona maruz bırakarak savunma gücümüzü artırabileceğimizi, bir tür “psikolojik aşı” kullanabileceğimizi söylüyor. Bu yaklaşım, bireylerin manipülasyon tekniklerini önceden tanıyarak daha dirençli hale gelmesini sağlamayı amaçlıyor. Dezenformasyona Karşı Bağışıklık, zihnimizin savunmasız noktalarını irdeliyor. İnsan zihninin kırılganlığını ve eleştirel düşünmenin gücünü ortaya koyuyor. Okurunu politik bir cepheleşmeden uzaklaştırıp, entelektüel dayanıklılığa yönlendiriyor. Bizi, çağımızın en güçlü silahı olan eleştirel düşünmeyi yeniden hatırlamaya itiyor. Gerçeğin değeri giderek ucuzlarken, bakışlarımızı kendi zihnimizin derinliklerine çeviriyor. Yanılsamalarla örülü bir dünyada, en karanlık bölge çoğu zaman dışarısı değil – zihnin kendisidir. Ama ışık da yine oradan doğar: Fark ettiğimiz anda, manipülasyon gücünü yitirir.
Tanıtım Metni