“Hoş Geldin Bi’tanem! Biliyorum, beklemiyordun bu sonu. Sürpriz oldu sana. Ölmekten korka korka büyüdün. Ve şimdi… Korktuğun başına geldi. Ölüm döşeğindesin. Sen telaşlısın; ben ise huzurlu bir bekleyiş içindeyim. Senin hiç beklemediğini, ben hep bekledim. Buraya sığmayacağını en başından biliyordum. Çünkü bu dünyaya göre değilsin sen. Az sonra öldüğün için ağlayacaksın. Sen gözyaşı dökerken ben tebessüm edeceğim. Sonra anlatacağım sana. Bugün öldüğünü sandığın anı… Hep hatırlayacaksın. Ve her defasında hatırlatacaksın. Hatırlamamı isteyeceksin. Bugün senin doğum günün. Anlatsam da anlayamayacaksın.” Dr. Senai Demirci, “kırk yıllık hasretim” dediği ‘Bir Ceninin Günlüğü’nde tıp doktoru ve edebiyatçı kimliğini aynı potada buluşturuyor. Her birimizin mahrem hikâyesini dünya hayatının psikolojik aynasında hem yüzümüze hem özümüze tutuyor. Mevlânâ’nın ölümü doğuma eşitleyen ‘şeb-i ârus’ bilgeliğine çağırıyor. Kaygının yerini sükûnete, korkunun yerini merhamete bıraktığı o eşsiz anı canlandırıyor.
Tanıtım Metni