İslam ve Hıristiyan dünya arasındaki karşılaşmalar, tarihsel süreçte her iki din mensuplarının Orta Doğu’da başlayıp Endülüs, Akdeniz ve Avrupa’nın ortalarına kadar genişleyen coğrafyalarda hâkim olabilme mücadeleleriyle geçmiştir. Son yüzyılda meydana gelen gelişmelere odaklandığımızda kıtada Müslüman toplumun geleceği, içine tam anlamıyla nüfuz edilemeyen girift bir fenomen olarak görünür olmaktadır. Avrupa’da son yüzyılda işçi göçleri ve mülteci akınlarıyla Müslümanların bugünkü var olma koşulları ve gelecekleri açısından soruna yaklaşıldığında onların uyumlu olabilme pozisyonları üzerine her iki tarafın sorumluluk bilinciyle yaklaşımının önemi anlaşılabilir. Tarihsel süreçte yaşanan gerilimlerin nispeten geride kaldığı günümüzde, Avrupalı Müslümanların, çokkültürlü bir dünyada var oluşlarını anlamlı kılabilmek için sorunlara bilimsel ölçekte önyargısız yaklaşılmalıdır. Bu çalışmamızın amacı ve en önemli iddiası bu kapsamda değerlendirilmelidir.