Bazen, ne kadar çok istense de vakti gelmemiştir hayallerin. Ama kim bilir, ya insan o hayallere aitse? 1950’lerin Adana’sında bir delikanlı, Hasan, kendi yolunu çizmek isterken babasının gölgesinde, toplumun ağırlığında, kaderin kıskacında kalır. Bir evlilik… Bir yıkılış… Ve yarım kalan hayallerin küllerinden doğan sancılı bir arayış. “Adana’dan Bir Delikanlı”, bir gencin kendi yolunu bulma çabasının; pişmanlıkla özgürlüğün, sevda ile yüzleşmenin iç içe geçtiği bir hayat hikâyesini anlatıyor. İncirlik’ten Kore’ye, Japonya’ya uzanan bu yolculuk, yalnızca bir gencin kişisel dönüşümünü yansıtmakla kalmaz; aynı zamanda Türkiye’nin 1950–1962 arasındaki çalkantılı yıllarını günümüze yansıtan bir ayna tutar. Hasan’ın hikâyesi, özgür iradenin sınırlarını, pişmanlığın ağırlığını ve sevginin dönüştürücü gücünü okura sorgulatır: Hayat bize kendi yolumuzu mu verir, yoksa biz mi hayalin gerçeğe dönüştüğü yolu inşa ederiz?
Tanıtım Metni